İnsan Odaklı Hareket ve Varlık Algılama Sensörleri

       Çoğu kullanıcı için varlık sensörü kavramı şunu ifade etmektedir; kullanıcı, aydınlatması ve diğer bağlı sistemleri varlık sensörü ile kontrol edilen bir hacme girdiğinde hiç hareket etmese dahi sensörün onu algılamasını beklemektedir. Ancak gerçekleşecek olan durum şudur; varlık sensörü ilk hareketle aydınlatma ve bağlı sistemleri tetikleyecek ve kendisinin bu devreleri açık tutması için ayarlanan süreyi sayımını başlatmasını sağlayacaktır. Örnek olarak 3 dakika olan bu süre zarfında sensör, algıladığı her harekette bu süreyi sıfırlayarak tekrar saymaya başlayacaktır.

       Ancak bu 3 dakika içerisinde şu örneğin yaşanması çok olasıdır; bilgisayarınızın ekranında bulunan uzun bir makaleyi çok dikkatlice odaklanarak, hareketsiz bir şekilde okuduğunuzu varsayalım ve çok ufak ta olsa hareket ettiğinizi ancak sensörün bu hareketinizi yakalayamadığınızı düşünün. Teknik olarak beklentimiz ne olurdu? Biz o odada bulunduğumuz için varlık sensörünün aydınlatmaları açık tutması olurdu değil mi? Ancak ne yazık ki yukarıdaki koşullar gerçekleşirse varlık sensörümüzün tam olarak isminden bekleneni yapmadığını bu 3 dakikalık süre içerisinde aydınlatmanızı kapatmasından anlayacaksınızdır.

        Bunun temel sebebi aslında varlık sensörü olarak pazarlanan ve satılan ürünlerin tamamının teknik olarak hareket sensörü ile aynı elektro-optik veya sinyal yankısı mantığında algılama yapmasıdır. Evet, çalışma ve işletme koşulları markadan markaya hatta aynı markanın ürünleri arasında bile değişiklik gösterebilir ancak varlık sensörü de hareket sensörü gibi işlevini sürdürebilmek için ayarlanan zaman aşımı süresi içerisinde hareket algılamak zorundadır. Kullanıcı ortamda var olsa dahi hiç hareket etmeden sabit bir şekilde durursa varlık sensörü onu algılayamaz. Bu konuda üretici tarafı kendini anlatmakta zorlayan, kullanıcı tarafından da durumun net şekilde anlaşılmasını zorlaştıran temel sebep aslında “varlık sensörü” kavramına yüklenen anlamdır. Varlık sensörü yurt dışında “presence sensor” ya da “presence dedector” olarak anılmakta ve bu ürünlerin kullanım yeri olarak yürüyüş gibi büyük hareketlerin olmadığı ancak klavye-fare kullanımı gibi küçük çaplı hareketlerin bulunduğu ofis-sınıf gibi yerler tercih edilmektedir. Bunun sebebi varlık sensörlerinin ortamda büyük hareketler olmasa da hareketin algılanma ihtiyacını karşılayan “bulunurluk sensörü” olarak kullanılmasıdır. İronik olan durum ise sensör üretici firmaların bile kimi zaman kendi ülkelerinde bu durumu anlatmakta aynen bizim yaşadığımız problemleri yaşıyor olmasıdır. Hareket ve varlık sensörü üreten firmaların ürünlerini tanımlamalarında birkaç farklı yöntem göze çarpmaktadır.               

      Örneğin sensörlü aydınlatmanın ve hareket sensörlerinin aydınlatmada kullanımının mucidi olan firma ve diğer birkaç firma hareket ve varlık sensörlerini şöyle tanımlamaktadır. Hareket sensörü ortam aydınlatma seviyesi olarak ayarlandığı seviyenin altında bir aydınlık değeri ölçüyorsa ve algılama alanı dâhilinde herhangi bir hareket algılarsa aydınlatmaları açacaktır. Ve beklendiği gibi algılama alanı dâhilinde gerçekleşen her harekette çalışma süresini sıfırlayarak ortamın kullanım süresi boyunca aydınlık kalmasını sağlayacaktır. Ancak ortama doğal ışık ulaşabiliyorsa ve bu çalışma süresi içerisinde gelen doğal ışık sayesinde sensörün ayarlandığı ortam aydınlık seviyesinin üstünde bir aydınlığa ulaşılırsa genel beklenti olarak sensörün aydınlatmayı kapatmasını bekleriz. Fakat hareket sensörü sadece ilk tetikleme anında ortamında aydınlık kondisyonunu kontrol edip sonra bu kontrolü çalışma süresi bitene kadar inaktif olarak beklettiği için ortam istenilen seviyenin üzerinde aydınlansa da hareket devam ettiği sürece aydınlatmalar açık kalacaktır. Bu durum doğal aydınlığa sahip olmayan veya sahip olsa da kullanım anında çok fazla etkisi görünmeyen mekânlarda, örneğin wc hacimleri, kapalı otoparklar, koridorlar, asansör holleri, merdivenler gibi alanlarda olumsuz bir duruma sebep olmamaktadır, hareket devam ettiği sürece aydınlatmanın açık kalması bu gibi alanlarda kullanıma hitap eden bir uygulama olduğu için sorun yaşanmayacaktır.

      Ancak ofis, sınıf, toplantı salonu, çok fazla doğal ışık alan koridor veya galeri holü gibi mekânlarda hareket olsa dahi asıl olarak istenilen sadece yetersiz aydınlatma koşullarında sensörün devreye girmesidir. Yani tam olarak bir önceki paragrafta bahsettiğimiz sebepten dolayı hareket sensörleri bu mekânlarda tasarruf yapmak yerine gereksiz enerji sarfiyatı yapabilmektedir. Bu tarz mekânların aydınlatma yönetimine göre oluşan ihtiyaç sonucu üretilen sensör tipi varlık sensörüdür. Varlık sensörleri de hareket sensörleri gibi belirli bir aydınlatma seviyesi eşiğine göre çalışacak şekilde ayarlanırlar. Bu çalışma kondisyonu için de yine hareket
sensörlerinde olduğu gibi bir çalışma süresi ayarlanır ve varlık sensörü uygun koşullar altında algıladığı ilk hareketle bağlı olduğu yükleri devreye alır. İşte bu noktadan sonra varlık sensörünün farkı ortaya çıkacaktır.
       Varlık sensörü algı alanında bulunan her hareketle aydınlatmayı açık tuttuğu süreyi sıfırlamaktadır ancak hareket sensöründen farklı olarak aynı zamanda ayarlandığı ortam aydınlık seviyesini de sürekli olarak kontrol etmektedir. Ve algı alanında sürekli hareket algılasa dahi bulunduğu ortam daha önce ayarlanan ortam aydınlık eşiğini aştıysa bağlı olduğu yükleri kapatacaktır. Temel olarak pek çok üretici firmanın üretimi olan sensörlerindeki fark budur. Hareket sensörü ilk hareketle tetiklenir ve ayarlandığı süre içerisinde hareket devam ettiği sürece aydınlatmayı açık tutar. Varlık sensörü ise ilk hareket ile tetiklendikten sonra algılama alanı içerisinde hareket devam etse de öncelikli olarak aydınlatma kondisyonunun durumuna göre karar verip yeterli aydınlatma varsa bağlı olduğu aydınlatmayı kapatır. Bununla beraber alternatif bir sistem benimsemiş üreticilerde de göz ardı edilmemesi gereken bir çalışma yapısı vardır. Bu üreticilerin ürünlerinin hepsi varlık sensörü mantığı ile çalışır. Yani hareket olsa da yeterli ışık varsa aydınlatmayı kapatır. Bu üreticilere göre hareket ve varlık sensörlerinin ayrımı ise hareketin algılanma hassasiyetine dayalıdır.          Bu hassasiyet farkı infrared sensörlerin çalışma prensibinde bahsettiğimiz gibi anahtarlama noktaları sayesinde elde edilen çözünürlüğe dayalıdır. Bu çözünürlük Fresnel lensinin yapısı ve kalitesi, elektronik komponentlerin kalitesi ve bu iki yapıyı eşgüdümlü olarak süren yazılımın başarısı ile elde edilir. Bu yapıyı benimsemiş olan firmalar için varlık sensörü kavramı sensörler arasındaki algılama hassasiyetinin farkından ibarettir ve evet, diğer yapıdaki varlık ve hareket sensörleri gibi bu algoritmayla çalışan sensörler de aydınlatmayı açık tutabilmek için ufak ta olsa mutlaka harekete ihtiyaç duymaktadır. Bazı sensör üretici firmalarda ise hareket sensörleri pazarlama seçeneği olarak sadece hareket algılamaya yönelik üretilmiştir. Bu ürünlerin aynı zamanda ortam aydınlığını kontrol etme opsiyonları genellikle ek bir aydınlık sensörü ile sağlanmaktadır. Bu yapıda üretim yapan firmalar bilinen hareket veya varlık sensörleri gibi çalışan, hem hareketi hem ortam aydınlığı kontrol eden cihazlarına ise multi-sensör vs. gibi kullanıcıya tatminkâr şekilde açıklanması gereken yeni kavramlar üretir.

SAOS Teknoloji

Steinel Türkiye Distribütörü